Üniversiteli Azgın orospuyu evire çevire siktim

her insanın yaşamında mühim etkiler bırakan ve bundan ötürü aklınızdan çıkmayacak olan insanlar olmuştur. Bu insanlar o denli etkiler bırakırlar ki bazen üzerimizde hayat yollarımızı ayırsa da biliriz ki son nefesimizi verene dek aklımızda ve hayallerimizde yaşamaya devam edecekler. Ben henüz yirmi beş yaşımdayım ve güncel yaşamına atılıyorum fakat daha şimdiden benim maksadıyla hiç unutulmayacak deneyimler yaşatmış böyle bir insan var hayatımda. Bundan sonra birbirimizden haber alamıyor olsak da, üniversitenin ilk senelerinde ki kadın arkadaşım selin. Her ikimizde cinselliği birbirimizin bedenlerini keşfederek tanımıştık. Benim ilk aşkım değildi fakat cinselliği başımdan geçen ve bugüne dek en çok tatmini de başımdan geçen insandı. Üniversitenin hayatımızın ilk aylarında tanışmış ve bundan birkaç ay sonra çıkmaya başlamıştık. Karadenizli idi ve istanbul’da kendisinden geniş bir kuzeni ile beraber kalıyordu. Insan onu ilk gördüğünde, omuzlarına kadar gelen kızıl kıvırcık saçları, kocaman yeşil gözleri, dolgun dudakları ve sımsıkı bedeni ile yalnızca bir tek şey hissedebilirdi, tutku. Beni de ilk tanıştığımız andan itibaren bu kuvvetli kadınsılığı ile cezp etmişti. Ilişkimiz vakit içinde cinselliği de yaşamaya başlamamızla son hız ilerliyordu. Ilişkimizin üçüncü ayından itibaren beraber olmaya başlamış ve gençliğimizin de verdiği enerji
ile en seksi ve tutkulu anılarımızı yaşar olmuştuk.
derslerin biraz da olsa gevşediği bahar ayları geldiğinde içimizdeki heyecanlar da doğanın çağrısına uymadan edemezdi elbette. Yoklama zorunluluğu olmayan bir ders vakti kantinde arkadaşlarla oturmuş havadan sudan bir muhabbet yapıyorduk. Öğlene dek oyalanıp sonra kadınlarla birlikte bir arkadaşın yuvasına gidip takılacaktık. Olabildiğince alelade sayılabilecek bir gündü aslında. Bir yarım saat geçmeden selin ve bir dostu da yanımıza geldi. Birkaç dakika sonra selin bana dolaplara gidip notları bırakacağını benim de onunla gelip gelemeyeceğimi sordu. Ben de kendi kitaplarımı bırakırım diyerek birlikte kantinden ayrılıp el ele temel ilim binasına yürürken, yüzünü bana çevirmeden alçak sesle ‘ sevişelim…’ dedi. Doğal o anne dek aklımda olmasa da, bir zamanda bütün bedenimin titremesi ile istek damarlarımı doldurdu. Tek bir sözcükle onunla derhal orada bile sevişme düşünceyi gözümün önünden ayrılmaz oldu:
bize gidebiliriz istersen ?
hayır, derhal istiyorum, okulda bir yerlerde hem de, lütfen !
henüz om dokuz yaşında olan benim maksadıyla bu uyanıkken görülen bir düş gibiydi. Coşkusu ve korkuyu birlikte hissetmeye başlamıştım bile. Avluyu geçip dolapların olduğu temel ilim binasına girince evvel içgüdüsel olarak daha tenha olan alt katlara yöneldik ikimiz de. Sanırı o an ikimizin de aklından ders zamanları fazla kullanılmayan talebe tuvaletleri geçiyordu. Ben oldukça saf görünüp dikkat çekmemeye uğraşırken koridorun sonundan döndüğümüz zamanda selin asla beklemediğim bir devinim yapıp elini önüme götürdü ve malafatımı avuçlayıverdi. Pantolonumun üzerinden taşaklarımı okşuyor, narin nazik hareketlerle sıkıyordu arada. Güzelce şaşırmıştım. Koridor bomboştu aslında. Elini aletimden çekmeden:
daha rahat bir yer bulalım, lütfen…
deyince eli hala önümde birkaç ismim attık ve erkekler tuvaletinin karşısına geldiğimizde:
ne dersin ?
diye sormamla beraber:
evet, fakat evvel sen bir gir bakalım, şayet kimse aksi halde beni çağırırsın.
dedi ve ben derhal içeri girdim. Içerde gerçekten kimse yoktu ve selin’i elinden tutarak cama en yakın kabine sürükledim. Kapıyı arkamızdan kapatınca ikimiz de yürek atışlarımızı duyabiliyorduk sanki. Ben derhal dudaklarına yapışıp doyasıya öpmek isterken, selin beni durdurdu ve ellerimi iki yanıma gerçek uzattı ve derhal pantolonumu çözdü kendi elleri ile. Sonra durup gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Gözlerimin içine bakarak düğmeleri açtı. Bir elimi alıp yuvarlak ateş gibi göğsünün üzerine koydu ve ben daha sutyenini yüklemeden üzerinden okşamaya başladım. O da başka eli ile şortumu da yükleyip esasen dakikalardır uyanmış nabız gibi atan aleti sıvazlamaya başladı. Ben bundan sonra güzelce hareketlenmiş, coşkudan uçları cillop kadar olmuş göğüslerini yoğuruyordum sanki. Selin kafası arkaya atmış:
immm! Aşkım, ellerin fazla ateşli. Hadi sev onları, öp okşa hadi !
diye inliyordu. Yer aldığımız meydan, yaşadığımız coşku her şeyi birkaç kat daha tutkulu duruma getiriyordu. Başımı memelerinin arasına gömmüş ikisini de sırayla vakumluyor, uçlarını ısırıyor, dilimle durmaksızın darbeler indiriyordum. Aşağı çektiğim sutyenden büsbütün kurtulmak maksadıyla ellerimi kopçalara uzatmıştım ki selin o daracık kabinde zorlanarak dizlerini kırdı ve deminden beri elinde olan aletin ucuna bir öpücük kondurdu. Gözlerini yukarı dikip benden ayırmadan güzelce aşağı inip taşaklarımı teker teker ağzına alıp vakumlamaya başladı. Dilini iki taşağımın birleştiği hatta gezdirip ucuyla darbeler indiriyor, bir yandan da yine gözlerimin içine bakarak tükürdüğü eliyle bana otuz bir çektiriyordu. Nabız gibi atan malafatımla yeterince oynadığına inanınca ellerini kalçalarıma koyarak organımı dolgun dudakları ile çevreledi ve ağzından içeri dilinin üstünde kaydırdı. Daha evvel de oral yapmayı severdi fakat o gün bambaşka bir haldeydik. Adeta sevişen o ve ben değil yabancı iki insandı ve biz onları izliyorduk. Dudakları ile malafatımın kafası kavrayıp, gövdesini alabildiği kadar ağzının içine alıp içine çekiyordu. Usulca inlemeleri ve bakışları beni çıldırtıyordu geçen her saniye.
birden geriye çekildi ve hızla ayağa kalkıp sırtını bana dönüverdi. Kollarını iki yandaki duvarlara uzatıp belini daracık kabinin lisans verdiği kadar büktü ve mükemmel kalçaları çıkıverdi derhal önümde. Bir saniye yitirmeden karşısına uzanıp düğmelerini çözmeye başladım. Iki yanından tuttuğum kotunu yüklemeye çabalarken(inanın anlatıldığından zor) bir yılan gibi kıvrılıp işimi kolaylaştırıyor fakat derhal önümde selamda duran arkadaşım her hareketi ile bembeyaz kalçalarının arasına değip başımı döndürüyordu. Kotunu belinden sıyırınca karşımda ak gömleğinin derhal altında gözümü meydan şarap rengi tangası duruyordu. O an götünü güzelce geriye dayadı ve kafası arkaya döndürüp bedenini güzelce gererek:
şu anda benim maksadıyla kaldırdığın o aleti eline kırmızı ve derhal ait olduğu yere sok! Hadi! Derhal !
daha kafası döndüremeden elimi karşısına uzatıp çoktan ıskanmış kadınlığını okşamaya başladım. Güncel açılmış güle benzeyen pespembe dudaklarını aralayıp, en tepede birleştikleri o hassa noktaya parmağımı koydum. Selin’in en fazla haz aldığı noktalardan birisi idi. Bir yandan çamaşırı kenara çekiştirip malafatımla ıslak kadınlığını fırçalıyor, bir yandan da başka elimin parmakları arasına aldığım güzelce şişmiş bızırıyla oynuyordum. Bundan sonra kıpkırmızı olmuş malafatımı güzelce sulanmış şeftalisinin girişine değdirince kafası sallamaya başladı ve:
aşkım benim, nihayetinde düzeceksin beni. Günlerdir bu hatıra bekliyorum. O muhteşem organını içimde gezdireceksin! Şu anda! Birden bastır evveet !
o zamanda sertçe içine girivermiştim. Gözlerimin derhal önünde erkekliğim körpe bir kısrak gibi kıvranan sevgilimin kalçaları arasında kayboluvermişti.
ohhh! Fazla hoş. Sokmaya başla durma ne olur, hadi erkeğim hadi !
bembeyaz kalçaları sıcacıktı. Ellerimle bu yuvarlakları yoğururken kemik gibi olmuş malafatımla aşkımın en derinlerine darbeler indiriyordum. Her vuruşumla esasen daracık olan kabinin duvarlarından kendini iterek kalçalarını bana yaslıyordu. Avuçlarımın al izler bıraktığı kalçalarını her yükselttiğinde kendi kadınlık suları ile parlayan malafatımı görerek güzelce azıyordum:
durma sok! Içimdesin işte nihayetinde. Evet, bastır! Geçir bana! Ohhh, ohhh! Memnun et, düz beni !
bundan sonra omuzlarından tutmuş her seferinde en derinlerine kadar gidiyordum. Malafatımı benim maksadıyla yanan sıcacık mabedinin en dibine dayadıkça en nihayetinde elini aşağıdan uzatıp taşaklarımı sıvazlamaya başladı. Bu noktadan sonra sanki kendimi kaybetmiştim. Alnımdan damlayan ter damlaları selin’in kalçalarına, sırtına damlıyordu. Bundan sonra ritmimizi bulmuştuk. Benim ellerim onun incecik belinde, onun bir eli benim malafatımı okşarken öbürü kapıya dayanmış, çiftleşen hayvanlar gibi kendimizden geçmiştik.
mükemmel sevgilim, mükemmel! Geçir, köküne kadar eveeet! Öyle işte. Hadi erkeğim mahvet beni. Taşaklarını da sok! Senin kadınınım ben yalnızca !
saniyeler geçiyor, bu sözleri beni darmadağın ediyordu sanki. Bundan sonra nerede olduğumuzu unutmuştuk sanki. Güzelce dolmuştum, her an boşalabilirdim artık:
aşkım boşalıcam bundan sonra dayanamıyorum selin !
diye inledim ve o zamanda da oluk oluk içimde ne varsa selinin en derinlerine fışkırtmaya başladım. Adeta yer ayaklarımın altından çekiliyordu. Selin kendini kaybetmiş titriyor:
ohhhh. Boşalt. Ohhh! Beni gebe bırakmanı istiyorum. Harikasın sevgilim. Döllerini içime akıt. Dölle beni! Ben de boşalıyorum hayatım. Offf… evet, oluyor boşalıyorummm. Yetiştim sana geliyorum. Ohh, ohh, off harikasın aşkım !
umarım birkaç dakka orada öylece kalakaldık. Nasıl toparlandık hatırlamıyorum fakat o günün kalanından tek hatırladığım sevgilimin en nihayetinde bana armağan ettiği öpücük ve bir an evvel eve gidip onu bu sefer yüksek sesle bağırta bağırta sikmek isteğimdi. Düş gibi bir kızdı, ben onu nasıl unutabilirim ki…

Yazar: editor

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir