evlenmeden önce son kaçamaklar

Evlenmeden evvel öyle malum manada arkadaşlıklarım, küçük tefek
tecrübelerim filan olmadı. Tüm veri birikimim ve tecrübem, etrafımda
tabiiolarak yer meydan erkekleri, doğal olarak görebildiğim kadarıyla
görmemle ve olabildiğince büyük olan okumalarımla sınırlıydı. Etrafımı
dikkatle inceler, ne bulursam okurdum. Bu arada bol bol da düşünürdüm;
hayal kurardım mı demeliydim acaba. Erkeklerle yakın ve mahrem ilişkim
yoktu fakat, hayallerimde erkek olarak ateşli ve istenir olarak yer
alıyorlardı. Okuyor, izlem yapıyor sonra da hayalimde istediğim erkeğe
can veriyor, onu dramatize ediyordum. Istediğim şekilde erkekler
çiziyor, boyuyordum. Ben zihnimde animasyon yaptıkça erkek konusundaki
bulanık olan eğilim ve zevklerim gitgide belirgin duruma geliyordu.
dikkatimi bir şey çekmişti. Fotoğraflarda, resimlerde, filmlerde görünen
erkeklerin de bayanların da derhal hepsi geniş ölçüde kıldan
arındırılmış varlıklardı. Pek azı müstesna, örneğin hatırlayabildiğim
kadarıylaitalyan film oyuncusu lando buzanco, neredeyse hepsi kabuğu
soyulmuş badem gibilerdi. Oysaki doğru yaşamda vaziyet tersineydi. Hatta
bir mola fotoğraflar, filimler maksadıyla bu insanları nereden buluyorlar diye
heves etmeye bile başlamıştım. Zamanla fark ettim ki fotoğraflardaki ve
filmlerdeki tipler gerçekten bu işe tahsis edilmiş insanlar.
akranlarımın beğenme hisleri da bize devamlı takdim edilen bu tiplerin
sınırlarını çizdiği birçerçeve içinde yer alıyordu. Bense bu tablodan
hoşlanmıyordum, kadında olsun erkekte olsun kıl beğenen biri idim. Ama
insanların benim beğendiğim halleri devamlı ve bilinçli bir şekilde
saklanıyordu. Insanlar kendilerine asla benzemeyen resim ve film
vücutlarına imreniyorlar ve kendi vücutlarına muhalif soğukluk
duyuyorlardı. Bu doğal değildi. Sebebi imrenilen vaziyet gerçekleştirme bir
durumdu. Kendimi kıllı olarak beğeniyordum ve öyle olduğum halde
beğenilmek istiyordum. Fakat bu eğilimimin genelin aksine olduğunu da fark
etmiyor değildim. Koltuk altlarıma sığmayıp taşan narin, gür ve uzun
kıllarımla göbeğimin bir iki parmak altından başlayıp incecik bir numara
halinde aşağıya gerçek uzanıp kasıklarımı ve kabarığımı örterek ve
kayısıma kadar uzanan daha tok ve bukleli kıllarımı seviyordum.
erkekleri de böyle seviyordum. Kılsız erkekler ve kızlar bende kadavra
duygusu uyandırıyordu. Erkeklere hep bu yönden de dikkat eder olmuştum.
otomatik görünen kısımlarından görünmeyen kılları hakkında gerçek
tahminlerde bulunmaya çalışıyordum içimden. Ön koldan bileğe ve el
üzerine uzanan veyahut gömlek yakasından görülebilen kılları gördüğümde
gerisini ben tamamlamaya çalışırdım. Elleri kadar kolları da kıllı mı,
yahut göğsü ve sırtı da kıllarla kaplı mı? Ya poposu ve bacakları? Ama
doğal ki tahminlerimi test etme imkanım yoktu. Nü erkek fotoğraflarında
da kıllı erkeklere yer vermiyorlar ki. Bir yandan gönlümü okşayan kıllı
erkekler hayal ediyor, diğer yandan da onların da beni olağan yerleri gür
kıllarla kaplı bir kadın olarak beğendiklerini kuruyordum. Uzun olmayan da olsa
mutlak kimsesizlik zamanlarımda aynada kendimi kıllı yerlerimi
seyrediyordum. Döşek hayallerimde kendimi kıllı bir erkeğin ateşli
koynunda hayal ediyordum. Vee? Bir gün ben de evlendim. Full da istediğim
gibi biriyle mi? Eh, hayallerime olabildiğince yakın bir erkekle diyebilirim.
bu sonuç talih yapıtı mi gerçekleşti? Hayır, pek talih diyemem. Bir fazla
yıllar boyunca, uygulamalı olmasa da, bir biçimde, erkeklerin kıl
yönünden ne durumda olduklarını, onları yoklamadan geniş ölçüde teşhis
edebildiğimi fark etmiştim. Vakit içinde pek az işaretle pek fazla gizli
olan, göze az görünür şeyi anlayabiliyordum. Evlendiğim erkeğin göğsü,
karnı, kolları, sırtı, bacakları, poposu kıllı idi. Tahmin melekelerim
beni yanıltmadı. Koltuk altları, kasıkları ve kamışının çevresi full bir
fırça gibiydi. Doğal ki pabuç fırçası gibi değil, berber fırçası
gibi. Kıllı bir erkeğin soyunması, giysilerini çamaşırlarını çıkardıkça
kıllarının meydana çıkması gerçekten etkileyicidir. Hele koltuk altlarına
sığmayıp taşan kıllar. Bu kılları saatlerce okşayıp koklamaya
bayılıyordum. Bir de uzun sevişmelerde terle karışınca daha bir alımlı,
daha birbaştan çıkarıcı, daha bir ihtiras kamçılayıcı oluyorlar. Coşup
taşan ihtiraslardan daha değerli yakınlaştırıcı, tutkulu bağ doğurucu
ne var? Erkeklerin görmekten, kadınlarınsa dokunulmaktan ve
konuşulmaktan etkilendikleri, sevgiye, bağlılığa, erotizme böyle yol
aldıkları söylenir. Bu fazla büyük ve fazla geniş bir genelleme. Belki
temelde gerçek da. Bu gerçek olsa bile çıplak vücut özelliklerinin
karşısındaki kız aracılığıyla beğenilip benimsenmesi kadar bir erkeği
+18 coşkuya salan bir şey tasavvur edemiyorum. Keza kızın erkeğe
dokunması onu okşaması öpmesi başlı kafasına bir afrodizyak değeri
taşıyor. Kıllar her vakit maksadıyla cinsel olgunluğun güçlü alametleridir.
kıllar muhalif tarafa ben +18 yeterliğe sahibim, bunu gör ve
değerlendir mesajı verir. Mesajı alırsanız bu mesaj kendiliğinden yanıt
üretmenize yol açar. Bu iyi bir şeydir. Hoş cinsellik doyuran
cinselliktir. Bu da lakin karşılıklılıkla gerçekleşir. Kıllara dokunmak,
parmak uçlarıyla karıştırmak, avuç içiyle okşamak kadar hafif
sarılmalarla onların tüm vücuda değişini hissetmek, şefkat ve yakınlık
duygusuyla erotizmi birbiriyle ne kadar hoş harman eder. Kıllar,
insan karşısındakine dokununca da karşısındaki aracılığıyla dokunulunca da
dokunma ve dokunulma duygusunun hissedilme derecesini fazla artırıyorlar.
kıllı bir erkekle sevişmek, sayısız elleri olan bir erkekle sevişmek
gibi. Kıllar tenden evvel ilk erişilen yer olduklarından insan
karşısındakine hem yaklaşmış hem yaklaşmamış gibi oluyor; bir nevi kaçma
kovalama, hem var hem yok duygusu veriyorlar. Kıllar gayeye giden yolda
hem hoş bir oyalanma ve yavaşlatıcı hem de harareti işleme, yükseltme
vasıtası. Kıllar bir çokluk halesi oluşturuyor böylece azlığı değil
çokluğu temsil ediyorlar; yeterlik ve itimat duygusu uyandırıyorlar.
kıllı bir erkek doya doya içebileceğim bir pınar hissi uyandırır bende.
erkeğimi soyunurken seyretmek en geniş zevkimdir. Sebebi ben onu görmek
de isterim. Esasen soyunmak göstermek demektir. Bunu demleye demleye
gerçekleştirmeli. Bir fanilanın çıkarılışındaki teşhir ne kadar göz alıcıdır. Her
şey yavaşça meydana serilir, sizin maksadıyla. Gördükleriniz sizindir.
gördükleriniz sizin tarafınızdan görülmek, istenmek isterler. Erkeğim
soyununca ellerini tutarım ve meme kıllarının arasından minicik erkek
göğüs uçlarını öperim. Erkeğim bundan kız kadar haz alırlar. Onun bu
haz alış biçimi beni onu bana daha yakın görmeye hissetmeye yöneltir.
sonra yaklaşır kollarının ve sırtının kıllarını okşarım, usul usul.
yanaklarını öperim, koltukaltlarını koklarım. O koku başımı döndürür.
benim koltuk altı kokumun da onun kafası döndürdüğünü biliyorum.
memelrimi onun göğsüne yaklaştırır, sırtını nazikçe okşarken
memelerimi göğsünün kıllarına değdiririm. Sağa sola ufak kımıltılarla
meme kıllarını bütünüyle duyumsamaya çalışırım. Ateşli nefeslerimiz
birbirine karışır. Memelerimden vücuduma tatlı ürpertiler yayılır. Yüzüm
ve kasıklarım ısınır. Sonra göğsünden başlayarak karnını ve kasıklarını
okşarım. Kasıkları orman gibi kıllıdır. O kılları parmaklarımla
karıştırırım, dilediğim gibi okşarım. Kasık kılları kamışının dibini
kuşatır oradan da daşşaklarına kadar ilerler. Kılları elimle okşar
gittiği yere kadar takip ederim. Peki erkeğim benim kıllarım karşısında
ne hissediyor? Koltuk altları, kasıkları, kayısısı gür kıllarla,
göğüsleri, kolları ve beli ayva tüyleriyle bezeli kadınına muhalif ne
hissediyor? Erkeğim her şeyden evvel yolunmuş bir tavuğa benzemediğim
maksadıyla ve kendisini böyle kıpkıllı olarak ne kadar sevdiğim ve beğendiğim
maksadıyla fazla memnun ve bana muhalif kafa döndürücü bir +18 tutku duyuyor.
erkeğim tutkusunu bana muhalif serbest bıraktığında erotizminin
sağanağından başım dönüyor, nefesim kesiliyor. Koltukaltlarımız kadar
birbirimizin apışarası kokusu da bizi mest ediyor. Bu kokuyu aynı zamanda
içimize çekebilmemiz daha da hoş. Onunki ayrı kokuyor benimki ayrı.
kokan erkek de kız da +18 mesaj veriyor: baksana, erginim,
fonksiyonelim, beni alsana, istesene; bu koku benden yayılıyor sebebi ben
sana muhalif talep ve ihtiras duyuyorum, lütfen bana yanıt ver. Yanıt,
isteği doğrudan belli eden dokunuşlar ve tutuşlar şeklinde gelişir. Bu
demde dudaktan öpüşürüz. Birbirimizi yalarız, emeriz, somururuz.
dillerimiz birbirimizin ağzına girer menfaat. Bu minicik bir birleşme
taklididir. Böyle olsun mu demek gibidir. Bundan sonra onun kamışını
avucuma alır yumuşakça tutar dibinden kafasına gerçek okşarım. Kamış
diyorsam da öyle yumuşak bir şey değildir o; sert, uzunca sağlam bir şey.
kamışın bir fazla diğer ismi de var. Tombul kuş, havan eli veya havan
tokmağı ya da kısaca tokmak, tek gözlü, sap, kazık ve saire. Ben en fazla
tokmağı seviyorum. Tokmağı gönlümce izleyip, sevip okşadıktan sonra
serbest bırakırım. Sebebi elime sığmaz. Onu serbest bıraktıktan sonra
bundan sonra o kendi sahibinin coşkusuna tabi olur. Bundan sonra tokmağın havanı

Yazar: editor

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir